Düşüncenin Kakafonisi

Mesela bir ameliyatı düşünün, önce bir tarafları kesiyorlar, sonrada kesilen yerdeki eti uc uca getirip bir güzel dikiyorlar. O iki kısım uç uca geldiğinde enteresan bir şey olmaya başlıyor, ikiye ayrılan et parçası en çok haftalar içinde tekrar tek parça haline geliyor. Aslında bu bir mucize ve bu mucizeyi gerçekleştiren cerrahın kendisi değil, o sadece aradaki engelleri kaldırıyor ve işin kalanını bedene bırakıyor. Çünkü beden ömrü boyunca iyileşmek için zaten elinden geleni yapıyor, yeter ki birileri kurcalamasın... İşte aynı durum zihin içinde geçerli. Adına ister psikolojik bozukluk, ister sıkıntı, ister korku isterse de travma diyelim.. hepsini sıkıntılı hale getiren zihnimizdeki kakafonik düşünceler. Mesela bir konuşma yapacağınızı düşünün, düşünce başlar; Ya beceremezsem, ya unutursam, ya sesim çıkmazsa, ya beğenmezlerse... Al sana problem. Korku filmi seyrettin; Ya yatağın altından çıkarsa, ya böyle şeyler gerçekse, ya rüyama girerse, ya benimde başıma gelirse. Geçmiş olsun. Kilo vereceksin; Ya veremezsem, ya acıkırsam, ya ele güne rezil olursam, ya yine alırsam, ya dayanamazsam.. Buyurun cenaze namazına..Spor yapacaksın; Ya işe yaramazsa, ya sıkıntı yaşarsam, ya bir taraflarım ağrırsa, ya zaman kaybedersem.. Ne oldu o düşünce, aklı sıra seni karşına çıkacak sorunlara karşı hazırlayacak, önlemler almanı sağlayacak olan o iç ses senin en büyük düşmanın haline geldi. O iç ses geveze bir maymun gibi konuştuktan sonra dışarıdan alacağın telkin, örnek, tavsiye hatta doktorun sana yazacağı ilaç bile boş. Çünkü bunlar ister istemez adrenalin, serotonin, dopamin gibi psikosomatik hormonları anında etkiliyor. Aslında o geveze kakafoniye süslemeden kısaca bilinç diyoruz. Ama bu arkadaşta gücünü bilincin altına yer etmiş olan şeylerden alıyor. İş yine döndü dolaştı bilinçaltına geldi. Bilinçaltına yer etmiş olan şeylerinde ortak bir yönü var, neredeyse hepsi “geçmişin pişmanlığı” yada “geleceğin endişeleri” hakkında. “...keşke öyle olmasaydı, ....neden böyle yaptım, ...ya şöyle olursa, ....aman öyle olmasın, ...yoksa ben ne yaparım” ve bu cümleciklerin kuzenleri olan onlarca kakafonik düşünce. Aslında bu düşüncelerin amacı insanı olası sıkıntılardan korumak ancak bir ileri bir geri giderken bir bakıyorsunuz kişi anda kalamıyor. Korumacı bir niyetle bile olsa aslında yaşamın kendisini engelliyor. Bazen o kişi uzun yıllardır hayatta olmasına rağmen ömrünün göz açıp kapatıncaya kadar geçtiğini düşünüyor. Hele birde “anı yaşamak” konusunu ağustos böceği misali vur patlasın çal oynasın yapmış olmak gibi kötü hipnozları var ise, vay haline. İşte bütün o kakafonik düşünceler aslında o etin uç uca gelmesini engelliyor. Siz kendi meşrebinize göre o düşünceleri ister bir hobi, isterse meditasyon veya otohipnoz, ister ibadet isterseniz de bu yazıyı okudunuz zaman ki farkındalık sayesinde susturmayı başardığınızda iyileşme kendi kendine başlayacak.

Bu sayfayı paylaş


Bağlantılı

Makaleler