Potential-diyabet-300x71

Diyabet ve Türleri

“Diyabet” hastalığının ülkemizde çok yaygın olmasının önemli sebeplerinden biri de adına basitçe “Şeker Hastalığı” denmesi. Sanırım yıllar önce bu hastalığa ne isim vermeli diyen bir sağlık bakanlığı çalışanının ya da popüler bir doktorun koyduğu bu isim üzerine insanlar doğal olarak olayın sadece “şekerden” kaynaklandığını düşünüyor. Ama bu dünyadaki diğer pek çok şey gibi burada da olay o kadar basit değil… Önce mekanizmanın nasıl çalıştığına bir bakalım; Doğal olarak vücudumuz kendisi için gerekli olan enerjiyi yediğimiz gıdalardan elde eder. Yemek yedikten sonra gıdalar bağırsaklarda parçalanarak ufak şeker parçalarına dönüşür ve daha sonra bağırsaktan emilerek kan akımı yoluyla vücudumuza dağılır. Enerji sağlanması için kan şekerinin özellikle kas, karaciğer, yağ ve beyin gibi dokular olmak üzere tüm organların hücrelerine girmesi gerekir. Kanda bulunan şekerin hücrelere girmesi pankreas bezinden salgılanan insülin hormonu sayesinde olur. İnsülin hormonu kanda yoksa (Tip 1 Diyabet) veya olduğu halde hücrelerce emilemiyor ve etki gösteremiyorsa kandaki şeker hücreye giremediğinden kanda birikir ve şeker yükselmeye başlar. Bu da sistemde farklı bozulmalara ve diyabet görülmesine sebep olur. Tip 1 diyabet ne yazık ki kırık bir bardak gibi gözden kaçamayan bir durum iken bu yolda ilerlerken geçilen aşamalar çok daha sinsidir. Gizli Diyabet (İnsülin Direnci) Açlık kan şekerinin 90-126 mg/dl arasında olmasına veya yemek yedikten sonra 1. saatte kan şekerinin 140 mg/dl’ dan yüksek olmasına, 2. saat ise 120 mg/dl’ dan 10 puan kadar yüksek çıkmasına ‘’Gizli Şeker’’ adı verilir. Diğer bir deyişle bu, şeker hastalığının erken evresi demektir. Bu kişilerde diyabeti önleme programı (sağlıklı beslenme, egzersiz ve fazla kiloların verilmesi) ile hastalık geriletilebilir veya ortaya çıkması geciktirilebilir. Gizli şeker veya tıp dilindeki adıyla ‘’Glukoz tolerans bozukluğu’’ toplumda şeker hastalığının iki katı oranda yani %20-25 oranında görülür. Yani her 4 kişiden birinde gizli şeker hastalığı mevcuttur. Her yıl bu hastaların % 4-9’ unda  şeker hastalığı gelişmektedir. Gizli Diyabetin Belirtileri . Açlık şekeri ile açlık insülini değerlerini çarpıp çıkan sonucu 405 sabit sayısına böldüğümüzde çıkan sonuç 2.5'den fazla olanlar. . Hızlı kilo alımı . Kilo vermede zorlanma . Çikolata veya şeker düşkünlüğü . Çabuk sinirlenme, öfke patlamaları . Halsiz yorgun ve enerjisi düşük olma, bitkinlik . Konsantre olamama . Duygusal olma, ağlama nöbetleri . Kolay depresyona girme . Terlemede artış . Cinsel isteksizlik . Açlığa dayanamama . Yemek yiyince kısa bir süre de olsa kendini iyi hissetme . Tansiyon düşmesi, baş dönmesi Kimler Risk Altında . Bel çevresi kadınlarda 88 erkeklerde 94 cm’ den fazla olanlar . Vücut Kitle Endeksi (BMI) 28 ve üzerinde olanlar · Sık sık atıştıranlar · Hareketsiz yaşayanlar · Düzenli alkol kullananlar · Düşük lifli gıdalarla beslenenler (yetersiz sebze, bakliyat tüketimi) · Genetik eğilim · Önceki gebelikte kan şekeri yüksek olanlar · İnsülin seviyeleri yüksek olanlar · Homosistein değeri yüksek olanlar · Stresli bir yaşam sürenler Neler Yapmalı?
  1. Vücut kitle endeksinizin en çok 28 puanın altında olacağı biçimde kilo verin.
  2. Glisemik indeks puanı 60’ in üzerinde olan hiçbir yiyeceği tüketmeyin.
  3. Mutlaka egzersiz yapın, zamanım yok bahanesine sığınanlar yaşam kalitelerinin düşeceği ve kısalacağını göz önünde bulundurmalıdır.
  4. Asla kola, gazoz, meyve suyu gibi içecekler içmeyin.
  5. Bol salata yiyin, fazla meyve yemeyin.
  6. Sıkma meyve suyu içmek yerine meyveyi kabuğu ile yiyin.
  7. Sıklıkla kuru baklagiller ve az miktarda kuruyemiş (ceviz, fındık, badem) yiyin.
  8. Haftada en az iki gün aç ve tok iken kan şekerinizi ölçün ve değerlerinizi not edin.
İnsülin direnci önce gizli şeker yapar ve dikkat edilmeyerek uygun beslenme değişiklikleri yapılmaz ise diyabet yani şeker hastalığına dönüşebilir. Tip 2 Diyabet (İnsülin Direnci + İnsülin İşlev Bozukluğu) Kan şekerinin sabah aç karna yapılan ölçümde 126 mg/dl’ yi geçmesine, yemek yedikten sonra 1. saatte kan şekerinin 160 mg/dl’ dan, 2. saatse 140 mg/dl’ dan yüksek çıkmasına Tip 2 Diyabet Hastalığı diyoruz. Tip 2 diyabetli kişilerde hem insülin hormonu iyi çalışmaz ve etkisini gösteremez hem de pankreas bezinden salgılanan insülin hormonu miktarında azalma olur. İnsülin hormonunun etkisini gösteremediği yerler karaciğer, yağ ve kas dokularıdır. Pankreas’ ta insülin salgılayan beta hücrelerinde de zaman içinde azalma olur. Bu hücreler azaldıkça da insülin miktarı azalır ve kanda şeker yükselmeye başlar. Kanda dolaşan yağ asitlerinin çok fazla olması ve bunların kandan dokulara girememesi de insülin hormon etkisini azaltmakta ve şeker hastalığına neden olabilmektedir. Tip 2 diyabette hem insülin salgılanmasında bozukluk hem de insülin hormonunun yeterince etkili olamaması mevcuttur. Ve bu iki bozukluk nedeniyle tip 2 diyabet oluşmaktadır. Bu bozukluk karbonhidrat metabolizmasında bozukluk olarak başlasa da yağ ve protein metabolizmasında bozukluklarla beraber görülür. Yağ ve protein metabolizmasındaki bozukluklar da şeker hastalığının göz, sinir ve damarlarda hasar (komplikasyon) yapmasına veya hastalığın ortaya çıkmasına sebep olur. Tip 2 Diyabet İçin risk faktörleri ile yukarıda yer alan insülin direnci risk faktörleri benzerlik gösterir. Bu hastalarda, pankreasta insülin salgılayan beta hücrelerinde bozukluk ve insülin direnci vardır. Tip 2 diyabetlilerin üçte birinde yaşamı süresince dışarıdan insülin almak zorunluluğu ortaya çıkar. Tip 2 diyabet sıklığı son yıllarda şişmanlığın artmasına paralel olarak hızla artmakta olup Dünya Sağlık Örgütü 2025 yılında dünyada 300 milyon kişide diyabet hastalığının gelişeceğini hesaplanamaktadır. İlginç olanı ise daha çocukluk yaşlarında tip 2 diyabetin artık sıkça görülmeye başlanmasıdır. Ayrıca Tip 2 şeker hastalarının kanlarında hafif bir iltihabi durumu gösteren CRP ve IL-6 düzeylerinde artış saptanır. Yaş, hareketsizlik, karbonhidrattan zengin beslenmek, sigara, psikolojik stres ve düşük doğum ağırlığı tip 2 şeker hastalığı gelişme riskini artırır. İmmün sistemin (bağışıklık sistemi) uyarılması bu olayda rol oynamaktadır. Yorgunluk, uyku bozukluğu ve depresyon gibi şeker hastalığının diğer özellikleri kanda sitokinlerin artmasına bağlıdır. A) Tip 2 Diyabetin Genel Özellikleri Bu hastalarda insülinin çalışması bozuk olduğu gibi salgısı da bozuktur. – Genellikle 30 yaştan sonra görülse de her yaşta olabilir – Hastaların %80’ ininde şişmanlık vardır, ancak şişman olmayanlarda da tip 2 diyabet gelişebilir. Şişman kişilerde kilo vermekle kan şekerinde önemli oranda düzelme görülür. – Tip 2 diyabet çok su içme, çok idrara çıkma gibi şikayetler olmadan da ortaya çıkabilir. – Şeker hastalığına bağlı göz, sinir ve damar hastalıkları birlikte olabilir. – Genetik yatkınlık ve kilo alma en önemli risk faktörleridir. – Bu hastaların kanlarında tip 1 diyabetlilerde olduğu gibi antikorlar bulunmaz. Tip 2 Diyabetin Temel Özelliği İnsülin Salgısındaki Bozukluktur İnsülin hormonu, karnımızda midenin altında bulunan pankreas bezindeki beta hücrelerinden salgılanır. Pankreas bezinden insülin salgılanması beta hücresinin dışındaki glukoz konsantrasyonuna göre ayarlanır. Kanda şeker artınca ilk 1-2 dakika içinde pankreastan insülin salgısı hızlı olur ve buna ‘İlk faz insülin salgısı’ denir. Bu salgı dönemi 3-7 dakika sürer. Daha sonra ikinci faz denen salgı oluşur ki bu yavaş bir insülin salgılanmasıdır ve devamlıdır. OGTT sırasındaki kan şekerlerinin ortalaması, beta hücre fonksiyonu hakkında bilgi verir ve şeker ortalaması yüksekse beta hücresi iyi çalışmıyor demektir. Bu nedenle Tip 2 diyabetin gelişiminde beta hücre fonksiyonu büyük önem taşır. Normal glukoz toleransı olan kişilerde bile beta hücre fonksiyon bozukluğu olabilir. Bu kişilerde ilk faz insülin salgısı bozuktur. Pankreastaki beta hücrelerinden insülin hormonunun salgılanması bozulmadan kan şekerinde yükselme olmaz. Bu nedenle pankreastaki beta hücrelerinin normal olarak çalışmaması Tip 2 diyabette esas problemdir. Tip 1 diyabette ise zaten hiç insülin salgılanmaz. Tip 2 diyabetli hastaların çoğunun kanlarında insülin hormonu yüksek olarak bulunur. Tedavi olmamış çoğu Tip 2 diyabetli bir hastada aynı ölçülerdeki şeker hastası olmayan sağlıklı bir kişiye göre kandaki insülin düzeyi 2-3 kat daha yüksektir. Ancak kandaki bu yüksek insülin düzeyi şeker yüksekliği azaldıkça azalır. Yani şeker yüksekliği de insülini artıran bir etkiye sahiptir. OGTT dediğimiz şeker yükleme testi sırasında da kan şekeri arttıkça kanda insülin yükselir. Ancak kan şekeri 360mg/dl’ nin üstüne çıkınca insülin yükselmez. Gıdalarla glukoz alınınca bağırsaklardan salgılanan (GLP-1) isimli bir hormon ile glukoza bağımlı insulinotropik peptid (GIP) isimli başka bir hormon glukozun yaptığı insülin artışını iyice artırır. Bu nedenle tip 2 diyabetli hastalarda kanda insülin düzeyi yüksek olarak saptanır. Tip 2 diyabetli hastalarda anormallik çoğunlukla ilk faz insülin salgısındaki bozukluktur. Ancak bu bozukluğu bilimsel olarak saptamak oldukça zordur. Çünkü karaciğer aslında glukoz tüketen bir organ iken ilk faz insülin salgısı bozulunca glukoz üreten organ haline gelir ve kan şekerini yükseltir.

Bu sayfayı paylaş


Bağlantılı

Makaleler