Su ve Sağlık

İnsan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir ve beslenmenin vazgeçilmez bir parçasıdır. İnsan, besin almadan haftalarca canlılığını sürdürmesine karşın, mutlak susuzluk durumunda ancak birkaç gün yaşayabilir. İnsan vücudunun su içeriği yaşa ve cinsiyete göre yağsız ağırlığın %38 ile 55 arası su dur. Su bütün vücut fonksiyonlarının çalışmasında, metabolizmanın dengesinin sağlanmasında ve vücutta pek çok biyokimyasal reaksiyonunun gerçekleşmesinde son derece önemli rol oynamaktadır. Su, besinlerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınmasında, hücrelerin, dokuların organ ve sistemlerin düzenli çalışmasında, metabolizma sonucu oluşan zararlı maddelerin taşınması ve vücuttan atılmasında, sindirim sisteminin düzenli çalışmasında, vücut ısısının denetiminin sağlanmasında, eklemlerin kayganlığının sağlanmasında ve çeşitli biyokimyasal olayların gerçekleşmesinde yardımcıdır. Yeterli su alımı büyüme ve vücut fonksiyonlarının devamı içinde çok önemlidir. Yapılan çalışmalar uygun miktarlarda günlük su tüketiminin; soğuk algınlığı, kabızlık, idrar yolu enfeksiyonları, cilt sağlığının korunması, baş ağrısı, organizmanın toksinlerden arındırılması, kilo kontrolü programlarında zayıflamaya yardımcı olması, cildin nem ve elastikiyetinin düzenlenmesinde çok önemli rol oynadığını göstermekte. Soğuk günlerde üşüdüğümüzde veya yazın çok sıcak, rutubetli günlerinde vücudun normal sıcaklığını korumak için suya olan ihtiyacı artmaktadır. Ayrıca sıcak ve nemli havalarda vücut terleyerek daha fazla sıvı kaybeder. Bu nedenle, sıcaklık artışının başladığı günlerde sıvı tüketiminin arttırılmasına özen gösterilmelidir. Sabah kalkıldığında ilk yapılması gereken işlerin başında 1 bardak su içmek de olmalı, Her tuvalet sonrası, kaybedilen sıvıyı yerine koymak için 1 bardak su içilmeli, Egzersiz yaparken ve özellikle sıcak havalarda çalışırken su tüketimi arttırılmalı, Özellikle hava ve deniz yolculuklarında su tüketimi arttırılmalı, Suyu her zaman görünür bir yerde bulundurmalı, aşırı susama hissi beklenmeden su tüketmeye özen gösterilmelidir. Gün içerisinde içtiğimiz çay, kahve, soda vb. içeceklerle ile de sıvı almaktayız. Ancak fazla kafein içeren kahve, çay ve diğer içecekler sıvı ihtiyacını karşılasa da bunlar uygun su kaynakları olarak sayılmazlar. Örneğin kahve içildiğinde doğal olarak vücuda suda alırsınız, ancak eğer tükettiğiniz kafein miktarı 250-300 mg’ı (3 fincan Türk kahvesi) geçerse kafeinin su atıcı etkisinden dolayı fazla idrar çıkışı yapar ve kahve ile vücuda girenden daha fazla sıvı kaybedersiniz. Genel bir kural olarak, vücutta oluşan zararlı maddelerin atımını sağlamak ve vücut sıvı dengesini koruyabilmek için günde 8-10 bardak (2.5 litre) su tüketilmesi önemli. Unutmayın ödem denilen şey vücutta suyun fazla olması demek değildir, öyle olsaydı birkaç gün su içmeyen kimsenin ödemi kalmazdı. Ödem aslında susuzluktan dolayı artık “jöle” kıvamına gelmiş olan sudur. Bu jöle ter ya da idrar ile atılamaz, bu hale geldikten sonra “ödem atıcılar” işi daha da vahim bir hale getirerek o jöleyi diş macunu kıvamına getirir. Ödemin sıvılaştırarak atılmasını sağlamanın tek yolu bol su içmektir.

Bu sayfayı paylaş


Bağlantılı

Makaleler